Ulaçlar ve Mastarlar: Cümledeki Rolleri
Ulaçlar ve Mastarlar: Cümledeki Rolleri
(Gerunds and Infinitives: Roles in Sentence)
Ulaç ve mastarlar; insan ve nesneleri belirten isimlerin yerine, faaliyetleri belirten ve isim olarak davranan sözcüklerdir.
Mastarlar, ayrıca sıfat ve zarf olarak da davranabilir.
Cümlenin
öznesi olabilirler.
| Playing1 basketball2 takes up too much3 of her time4. Pleying ba_skitbo_l teyks ap tu_ maç ov hö_ taym . Basketbol2 oynama1 onun zamanı4nın çok fazlası3nı alıyor. |
|
| To play1 basketball2 for the national1 team3 is her2 favorite3 fantasy4 . Tu pley ba_skitbo_l fo_ dı neşınıl ti_m iz hö_ feyvırit fentısi_ . Millî1 takım3da basketbol2 oynamak1 onun2 gözde3 hayali4dir. |
Özne tümleci olabilirler.
| Her1 favorite2 fantasy1 is to play2 basketball3 for the national3 team4 . Hö_ feyvırit fentısi_ iz Tu pley ba_skitbo_l fo_ dı neşınıl ti_m . Onun1 gözde2 hayali1 millî3 takım4da basketbol3 oynamak2tır. |
|
| Her1 favorite2 fantasy1 is playing2 basketball3 for the national3 team4 . Hö_ feyvırit fentısi_ iz pleying ba_skitbo_l fo_ dı neşınıl ti_m . Onun1 gözde2 hayali1 millî3 takım4da basketbol3 oynama2dır. |
Mastar, kendinden önce gelen ismi niteleyen bir
sıfat; ulaç ise, bir
eşleme öbeği olabilir.
| Her1 desire1 to play2 basketball2 for the national3 team3 became an4 obsession4. Hö_ dizayr tu pley ba_skitbo_l fo_ dı neşınıl ti_m bikeym ın ıbseşın . Millî3 takım3da basketbol2 oynamak olan2 onun1 isteği1 bir4 saplantı4 oldu. |
|
| I understand her1 desire1 to play2 basketball2 for the national3 team3. Ay andıstend hö_ dizayr tu pley ba_skitbo_l fo_ dı neşınıl ti_m . Ben millî3 takım3da basketbol2 oynamak olan2 onun1 isteği1ni anlıyorum. |
|
| Her1 one2 burning3 desire1 in1 life2, playing3 basketball4 for the national team5, seemed a4 goal6 within2 reach7. Hö_ van bö_ning dizayr in layf , pleying ba_skitbo_l fo_ dı neşınıl ti_m , si_md ı goul vidin ri_ç . Onun1 hayat2taki1 tek2 yanan3 isteği1, millî takım5da basketbol4 oynama3, menzil7 içinde2 bir4 hedef6 gibi göründü. |
Mastarların sıfat olarak nitelediği soyut isimlerin kısa bir listesi:
advice | opportunity | refusal |
appeal | order | reminder |
command | permission | request |
decision | plan | requirement |
desire | possibility | suggestion |
fact | preparation | tendency |
instruction | proposal | wish |
motivation | recommendation |
| Their desire to play in the championship1 game2 Deı dizayr tu pley in dı çempi_ınşip geym Onların şampiyonluk1 maçı2nda oynamak olan isteği |
|
| A1 motivation to pass all their2 courses I moutıveyşın to pa_s o_l deı ko_sıs Bir1 onların2 kurslarının hepsini geçmek olan motivasyon |
|
| Her permission to stay up late Hö_ pımişın tu stey ap leyt Onun geç vakte kadar oturmak olan izni |
| A1 gentle2 reminder to do your3 work I centıl rimayndı tu du_ yo_ vö_k Bir1 nazik2 senin3 işini yapmak olan hatırlatma. |
Mastar öbekleri, sık sık belli sıfatları
isim olarak takip edebilirler.
Bu yapıda sıkça rastlanan sıfatların kısa bir listesi:
ahead | determined | lucky |
amazed | disappointed | pleased |
anxious | eager | proud |
apt | eligible | ready |
ashamed | fortunate | reluctant |
bound | glad | sad |
careful | happy | shocked |
certain | hesitant | sorry |
content | liable | surprised |
delighted | likely | upset |
| She was hesitant to tell the coach1 of her plan2. Şi_ vaz hezitınt tu tel dı kouç ov hö_ plen . O onun planı2nı antrenör1e anlatmaya kararsızdı. |
|
| She was reluctant to tell her parents , also . Şi_ vaz rilaktınt tu tel hö_ peırınts, o_lsou. O onun ana babasına da söylemeye isteksizdi. |
|
| But1 she would not2 have been content to play basketball forever3. Bat şi_ vud not hev bi_n kıntent tu pley ba_skitbo_l fo_evı . Fakat1 o ebediyen3 basketbol oynamakla memnun olmaz2dı. |
Bir edatın nesnesi olarak cümlede mastardan daha çok ulaçlar rol oynar.
| She wrote a1 newspaper1 article2 about dealing with all2 Chinese3 Companies3. Şi_ rout ı nyu_zpeypı a_tikıl ıbaut di_ling vid o_l Çayni_z Kampıni_s . O bütün2 Çinli3 şirketler3le iş yapma hakkında bir1 gazete1 makalesi2 yazdı. |
|
| She1 thanked her coach1 for helping her2 to deal with the pressure2. Şi_ tenkd hö_ kouç fo_ helping hö_ tu di_l vid dı preşı . Baskı2yla uğraşmak için ona2 yardım etmesinden dolayı o1 onun antrenörü1ne teşekkür etti. |
İki edat, "except" ve "but", bazen mastar ile birlikte kullanılabilir.
| The committee1 had no choice2 except to elect Veli chairperson3. Dı kımiti_ hed nou çoys iksept tu ilekt Veli çeıpö_sın . Komite1nin2 Veliyi başkan3 seçmek dışında hiç seçimi2 yoktu. |
|
| What1 is left for us2 but to pack up1 our belongings and leave2? Vot iz left fo_ as bat tu pek ap auı bilo_ngingz end li_v ? Bizim kişisel eşyalarımızı toplamak1 ve ayrılmak2tan başka bizim2 için ne1 bırakıldı? |
Ulaç ve mastarlar,
Dolaysız Nesne olarak da davranabilir.
| We agreed to try1 to decide2 to stop3 eating4 between meals. Vi_ ıgri_d tu tray tu disayd tu stop i_ting bitvi_n mi_ls. Biz yemekler arasında yememiz4i durdurma3ya karar verme2yi deneme1de anlaştık. |
Fiilden Sonra Ulaç-Mastar Kullanımı
Bazı fiillerden sonra sadece mastar gelebilir. | | Bazı fiillerden sonra sadece ulaç gelebilir. | | Bazı fiillerden sonra mastar veya ulaç gelebilir. | We decide running to run. Vi_ disayd tu ran. Biz koşmaya karar veriyoruz. | | We avoid to run running. Vi_ ıvoyd raning . Biz koşmadan kaçınırız. | | We like to run. We like running. Vi_ layk tu ran. Vi_ layk raning . Biz koşmayı severiz. |
Ulaç-mastar bağlantılı fiil listesi'ne ve ulaç-mastar alan fiiller'e bakınız.
Çoğu muhtemel bir olayı ifade eden bu fiilleri mastar takip eder. | Duygu |
care | desire | hate | like | loathe | love | regret | yearn |
Seçim/Maksat |
agree | choose | decide | expect | hope | intend | need | plan | prefer | prepare | propose | refuse | want | wish |
Başlatma/Tamamlama/Tamamlamama |
begin | cease | commence | fail | get | hesitate | manage | neglect | start | try | undertake |
Zihinsel Süreç |
forget | know how | learn | remember |
İstek/Taahhüt |
demand | offer | promise | swear | threaten | vow |
Geçişsizler |
appear | happen | seem | tend |
Çeşitli |
afford | arrange | claim | continue | pretend | wait |
We decided to leave. Vi_ disaydıd tu li_v . Biz ayrılmaya karar verdik. | | He manages, somehow, to win. Hi_ menics , samhau , tu vin. O, her nasılsa, kazanmayı beceriyor. | | It is threatening to rain. İt iz tretıning tu reyn. O yağmur yağmayı işaret ediyor. |
Yukarıda listedeki bazı fiiler, muhtemel olmayan gerçek veya tamamlanmış bir hareketi ifade ettiğinde, ulaçla birlikte kullanılabilir. Bunlar aşağıda da belirtilmiştir. | We love running. Vi_ lav raning . Biz koşmayı seviyoruz. | | They began farming1 the land2. Dey bigen fa_ming dı lend . Onlar arazi2yi sürüp ekme1ye başladı. |
Bu fiilleri çoğunlukla mastar takip eder ve ayrıca bir ikinci nesne de (* işaretli olanlar için isteğe bağlı) eşlik eder. | Haberleşme |
advise | ask* | beg* | challenge | command | convince | forbid | invite | order | permit | persuade | promise* | remind | require | tell | warn | urge |
Öğretim |
encourage | help | instruct | teach | train |
Amaç |
allow | cause | choose | force | get | hire | need* | would like* |
Çeşitli |
dare* | expect* | trust | prepare* | want* |
We asked the intruders1 to leave2 quietly . Vi_ a_skd dı intru_dıs tu li_v kvayıtli_. Biz davetsiz misafirler1den sessizce ayrılma2yı rica ettik. | | They taught the children1 to swim2. Dey to_t dı çildrın tu svim . Onlar çocuklar1a yüzme2yi öğretti. |
|
We1 all2 wanted to go . Vi_ o_l vontıd tu gou. Biz1 hepimiz2 gitmek istedik. | | They promised to be home1 early2. Dey promist tu bi houm ö_li_ . Onlar erkenden2 evde1 olmaya söz verdi. |
Ulaçlar, bir çok deyimsel ifadede "to go"'nun bir halini takip eder. | Let1's go2 shopping. Let 's gou şoping . Alışveriş yapmaya gid2elim1. | | We went jogging yesterday. Vi_ vent coging yestıdey . Biz dün yavaş yavaş koşmaya gittik. |
Gerçek olayı ifade eden bu fiilleri ulaçlar takip eder. | Başlatma/Tamamlama/Tamamlamama |
anticipate | avoid | begin | cease | complete | delay | finish | get through | give up | postpone | quit | risk | start | stop | try |
Haberleşme |
admit | advise | deny | discuss | encourage | mention | recommend | report | suggest | urge |
Devam Eden Hareket |
continue | can't help | practice | involve | keep | keep on |
Duygu |
appreciate | dislike | enjoy | hate | like | love | mind | don't mind | miss | prefer | regret | can't stand | resent | resist | tolerate |
Zihinsel İşlem |
anticipate | consider | forget | imagine | recall | remember | see | can't see | understand |
Did I mention reading that1 novel1 last2 summer2? Did Ay menşın ri_ding det novıl la_st samı ? Ben geçen2 yaz2 şu1 roman1ı okuduğumdan söz ettim mi? | | I1 recommend leaving while we2 can. Ay rekımend li_ving vayl vi_ ken. Biz2 yapabilirken ben1 ayrılmamızı tavsiye ederim. |
|
I have quit smoking . Ay hev kvit smouking. Ben sigara içmeyi bıraktım. |
Bu fiilleri bir mastar veya bir ulaç — cümle anlamı aynı olarak — takip edebilir.
attempt | neglect |
begin | prefer |
continue | regret |
hate | can't stand |
like | stand |
love | start |
| I like to play basketball1 in the park2. Ay layk tu pley ba_skitbo_l in dı pa_k . Ben park2ta basketbol1 oynamayı severim. |
|
| I like playing basketball1 in the park2. Ay layk pleying ba_skitbo_l in dı pa_k . Ben park2ta basketbol1 oynamayı severim. |
Bu fiilleri bir mastar veya bir ulaç — cümle anlamı farklı olarak — takip edebilir.
| I stopped to smoke. Ay stopt tu smouk. Ben sigara içmeyi durdurdum. | | I stopped smoking . Ay stopt smouking. Ben sigara içmemi durdurdum. |
Bu fiilleri, bir ikinci özne ve ulaç takip edebilir. * işaretli olan etken fiilleri ayrıca, "to"'suz mastar(yalın mastar) da takip edebilir. | Duyu Gerektiren Fiiller |
feel | hear* | listen to | look at | notice | observe | overhear | see* | watch* |
Çeşitli |
help* | let* | make* |
I saw the team1 losing2 its composure. Ay so_ dı ti_m lu_zing its kımpoujı . Ben takım1ın2 onun soğukkanlılığını kaybetmesi2ni gördüm. | | I heard Müzeyyen sing. Ay hö_d Müzeyyen sing. Ben Müzeyyen'in şarkı söylemesini dinledim. |
|
I overheard my landlord1 discussing2 a rent3 increase4. Ay ouvıhiıd may lendlo_d diskasing ı rent inkri_s . Ben benim mal sahibim1in2 bir kira3 artışı4 görüşmesi2ne kulak misafiri oldum. | | I heard Müzeyyen singing. Ay hö_d Müzeyyen singing. Ben Müzeyyen'in şarkı söylemesini dinledim. |
|
They heard the thief1 crash through the door2. Dey hiıd dı ti_f kreş tru_ dı do_ . Onlar hırsız1ın kapı2dan geçerek gürültüyle çarpmasını duydular. | | We1 watched him2 clear the table . Vi_ voçd him kliı dı teybıl. Biz1 o2nun masayı temizlemesini seyrettik. |
|
We1 helped her2 finish the homework. Vi_ helpd hö_ finiş dı houmvö_k. Biz1 o2nun ev ödevini bitirmesine yardım ettik. | | She1 made me2 do it3. Şi_ meyd mi_ du_ it . O1 bana2 o3nu yaptırdı. |
İyeliklerin Ulaçlarla Birlikte Kullanımı
| I1 can't stand him2 singing in the shower.(dayanılmayan kişi) Ay ka_nt stend him singing in dı şauı . Ben1 duşta şarkı söyleyen o2na dayanamıyorum. |
|
| I can't stand his singing1 in the shower2.(dayanılmayan hareket) Ay ka_nt stend hiz singing in dı şauı . Ben onun duş2ta şarkı söylemesi1ne dayanamıyorum. |
|
| I noticed your you standing1 in the alley1 last2 night2.(dikkat edilen hareket değil kişidir) Ay noutisd yu_ stending in dı eli_ la_st nayt . Ben geçen2 akşam2 dar sokak1ta ayakta duran1 sana dikkat ettim. |
Genellikle ulaçtan önce gelen isim veya zamirler, iyelik hali alırlar. İstisnaları :
Ulaçtan önce gelen isim diğer kelimeler tarafından niteleniyorsa, iyelik halini almaz. | Ahmet was pleased1 by1 Ali's Ali making2 the Ece's2 List for3 the first3 time. Ahmet vaz pli_zd bay Ali meyking dı Ece's List fo_ dı fö_st taym. Ahmet ilk3 kez için3 Ece'nin2 Listesini yapan2 Ali'den1 memnun1du. |
Ulaçtan önce gelen isim; çoğul, topluluk veya soyut türde bir isimse, iyelik halini almaz. | Professor Ufuk was amazed1 by his2 students working3 hard. Prıfesı Ufuk vaz ımeyzd bay hiz styu_dınts vö_king ha_d. Profesör Ufuk sıkı çalışan3 onun2 öğrencileri ile hayrete düşmüş1 idi. |
|
| The class working collaboratively was Ayşe's idea . Dı kla_s vö_king kılebrıtivli_ vaz Ayşe's aydi_ı. İşbirliği içinde çalışan sınıf Ayşe'nin fikriydi. |
|
| It1 was a1 case1 of old age getting the better of2 them2. İt vaz ı keys ov ould eyc geting dı betı ov dem . O1 onlar2ı yenen2 yaşılığın bir1 hali1 idi. |
Ulaçtan önce gelen belgisiz zamir ise, iyelik halini almayacak şekilde cümle değiştirilir. I was shocked1 by somebody's making that somebody would make that2 remark. Ay vaz şokt det sambodi_ vud meyk det rima_k. Ben birisinin o2 görüşe varmasıyla şoka uğramış1 idim. |
Ulacın sahip olduğu ikinci özne bir isim öbeğinin içindeyse, iyelik halini almayacak şekilde cümle değiştirilir. I was thankful1 for the guy next door shoveling that the guy next door would shovel snow1 from my2 driveway2. Ay vaz tenkfıl det dı gay nekst do_r vud şavıl snou from may drayvvey . Ben bitişikteki adamın benim2 özel araba yolum2dan kar1ı kürekle boşaltıp temizlemesine minnettar1dım. |
2020 Tamer Karagülle ©. Bu blogtaki içerikler Tamer Karagülle tarafından oluşturulmaktadır.