İngilizce öğrenmenin renkli ve kolay yolu

Sözcük ÖbeklerikolayIngilizce

Sözcük Öbekleri
(Phrases)



Sözcük öbeği, öznesi ve fiili olmayan ilgili kelimelerin oluşturduğu bir gruptur.

Bu bölüm, sözcük öbeği çeşitlerini — İsim Öbekleri, Edat Öbekleri, Eşleme Öbekleri, Mutlak Öbekleri, Mastar Öbekleri, Ulaç Öbekleri ve Ortaç Öbekleri — anlatmaktadır.

İsim Öbeği

İsim Öbeği, bir isim ve her türlü birleştirilmiş niteleyiciden oluşur.
EN The long1 and winding2  road
telafuz Dı  long  end vaynding  roud
TR Uzun1 ve dolambaçlı2 yol
 A noun phrase 
 I naun freyz 
 Bir isim öbeği 
 Any1 associated2  modifiers
 Eni  ısouşieytid  modifayı_z
 Her türlü1 birleştirilmiş2 niteleyici

İsimle birlikte kullanılan niteleyiciler;
sıfat olabilir, ortaç öbeği olabilir,
EN The tall1 and brilliant2 professor
telafuz Dı  to_l  end briliınt   prıfesı
TR Uzun1 ve pırıl pırıl2 profesör
 The road1 following1 the edge2 of the frozen2  lake3
 Dı  roud  folouing   dı  ec    ov dı  frouzın  leyk 
 Donmuş2 göl3ün kenarı2nı takip eden1 yol1

mastar öbeği olabilir, niteleyen cümlecik olabilir,
EN The first man1 to walk on the moon2
telafuz Dı  fö_st men  tu vo_k on dı  mu_n 
TR Ay2ın üzerinde yürümek için ilk insan1
 The presentation1 that1 he2  had made the day2 before yesterday3
 Dı  prezınteyşın  det   hi_  hed meyd dı  dey  bifo_  yestıdey 
 O2nun dün3den önceki gün2 yapmış olduğu1 sunum1

edat öbeği olabilir,
EN The building1 next  to the lodge2
telafuz Dı  bilding   nekst tu dı  loc 
TR Kulübe2nin yanındaki yapı1





Genellikle, isim öbeğinin bütün öğeleri cümlede arka arkaya gelse de; belirli bir şeyi vurgulamak için parçalanabilirler.
EN Several1 accidents1 have been reported involving2 passengers2 falling3 from trains3.(parçalanmış)
telafuz Sevırıl1 eksidıntz  hev  bi_n ripo_tıd involving  pesincız    fo_ling  from treyns .
TR Trenler3den düşen3 yolcular2ı kapsayan2 birkaç1 kaza1 bildirildi.
 
EN Several1 accidents1 involving2 passengers2 falling3 from trains3 have been reported.(birleşik)
 
EN A rumor1 circulated1   among1 the staff2 that1 he2  was being  promoted2  to2 Vice President3.(parçalanmış)
telafuz I ru_mı  sö_kyuleytid  ımang  dı  sta_f  det   hi_  vaz bi_ing prımoutıd  tu  Vays Prezidınt .
TR O2 Başkan Yardımcılığı3na2 terfi edildi2 diye1 bir söylenti1 çalışanlar2 arasında1 dolaştı1.
 
EN A rumor1 that1 he2 was being promoted2 to2 Vice President3 circulated1 among1 the staff2.(birleşik)
 
EN The time1 had come to stop1 spending2 money3 foolishly2 and to put3 something away4 for the future4.(parçalanmış)
telafuz Dı  taym  hed kam  tu stop  spending  mani_  fu_lişli_  end tu put  samting   ıvey  fo_ dı  fyu_çı .
TR Akılsızca2 para3 harcama2yı durdurmak için1 ve gelecek4 için emin bir yere4 bir şey koymak için3 zaman1 gelmişti.
 
EN The time1 to stop1 spending2 money3 foolishly2 and to put3 something away4 for the future4 had come.(birleşik)
 
EN That1 hard drive was1 faulty2  that1 you2 sold2  me3 .(parçalanmış)
telafuz Det   ha_d drayv vaz  fo_lti_  det   yu_  sould  mi_ .
TR Sen2in2 bana3 sattı2ğın1 şu1 sabit sürücü kusurlu2ydu1.
 
EN That1 hard drive that1 you2 sold2 me3 was1 faulty2.(birleşik)
 
EN What1 business is it2 of yours3?(parçalanmış)
telafuz Vot   biznıs   iz it  ov yo_z  ?
TR O2 senin3 hangi1 indir?
 
EN What1 business of yours3 is it2?(birleşik)

Hitap Edilen İsim, kişi veya vekil ismini adres gösteren genelde tek bir kelime veya bir isim öbeğidir. Cümle içinde virgül(ler) ile ayrılır. Özel isim olduğunda, bir hitap edilen kişi ismi olur. Zarf gibi, cümle içinde neredeyse her yere konabilir.
EN He  told Recep to turn1 the boat2 around.
telafuz Hi_ told Recep tu tö_n  dı  bout  ıraund.
TR O Recep'e kayı2ğı1 etrafında döndürmesi1ni söyledi.
 Recep, turn the boat around.
 Recep, tö_n dı  bout ıraund.
 Recep, kayığı etrafında döndür.

Hitap Edilen İsim çeşitleri:
Ünvanlı veya ünvansız tekil isimler
EN Mr.   Ali, will you go ?
telafuz Mistı Ali, vil  yu_ gou?
TR Bay Ali, siz gidecek misiniz?
 Ali, will you go ?
 Ali, vil  yu_ gou?
 Ali, sen gidecek misin?
 Uncle, will you go ?
 Ankıl, vil  yu_ gou?
 Amca, sen gidecek misin?

Kişi zamiri "you"(kaba) ve belgisiz zamirler
EN You, put down that gun!
telafuz Yu_, put daun det  gan!
TR Sen, şu tabancayı indir!
 You over there, hurry up!
 Yu_ ouvı deı  , hari  ap!
 Sen oradaki, acele et!
 Quick, anybody!
 Kvik, enibodi!
 Herkes, çabucak!

Sevgi, saygı ve meslekî durumu ifade eden kelimeler
EN Come1 sit2 next  to me , my dear/darling/sweetheart.
telafuz Kam   sit  nekst tu mi_, may diı/da_ling/svi_tha_t .
TR Benim yanıma gel1 otur2, benim sevgilim/sevgilim/tatlım.
 
EN I1  would ask  you2, Sir/Madam, never1 to do  that3 again2.
telafuz Ay  vud   a_sk yu_ , Sö_/Medım, nevı   tu du_ det   ıgeyn .
TR Ben1 siz2den1, Beyefendi/Hanımefendi, o3nu asla1 tekrar2 yapmamanızı rica ediyorum.
 
EN Please, Professor/Mr.   President/Coach, let1 me  speak2.
telafuz Pli_z , Prıfesı  /Mistı Prezidınt/Kouç , let  mi_ spi_k .
TR Lütfen, Profesör/Bay Başkan/Antrenör,benim konuşmam2a izin veriniz1.

İsim cümleciği
EN Whoever is making  that noise, stop it now.
telafuz Hu_evı  iz meyking det  noyz , stop it nau.
TR Her kim o gürültüyü yapıyorsa, onu şimdi durdursun.

Edat Öbeği

Edat Öbeği, bir edat, edatın nesnesi görevinde bir isim veya zamir ve genellikle, nesneyi niteleyen bir veya iki sıfattan oluşur.
Genelde, nerede ve ne zaman sorularına cevap olur.
EN The hills1 across1 the valley2 of the Ebro   were long1 and white2.
telafuz Dı  hilz   ıkros   dı  veli_   ov dı  İ_brou vö_  long  end vayt  .
TR Ebro vadisi2nin bir yanından öteki yanına olan1 tepeler1 uzun1 ve beyaz2.
 The train1 would come in forty  minutes2.
 Dı  treyn  vud   kam  in forti_ minits  .
 Tren1 kırk dakika2 içinde gelecekti.

Edat öbekleri, ayrıca diğer fonksiyonlarını da yerine getirebilir.
EN Except1 Mehmet, the children were remarkably  like2 their father.
telafuz İksept  Mehmet, dı  çildrın  vö_  rima_kıbli_ layk  deı   fa_dı .
TR Mehmet hariç1, çocuklar dikkat çekecek derecede onların babası gibi2ydiler.

Cümle başındaki edat öbeği, tanıtıcı niteleyen olarak virgülle ayrılır. Tanıtıcı edat öbeği uzun değilse, virgüle gerek yoktur.
EN In reading1 the classics2, one can achieve great wisdom3.
telafuz İn ri_ding  dı  klesiks  , van ken ıçi_v   greyt vizdım .
TR Klasik yapıtlar2ı okuma1yla, insan muazzam akl3a ulaşabilir.

Eşleme Öbeği

Eşleme, kendisinden hemen önce gelen kelimeyi tekrar adlandırma veya güçlendirmedir. Eşlemede sıklıkla diğer tipteki sözcük öbekleri rol oynar.
EN My1  favorite2 teacher1, a3 fine4 chess2 player3 in this5 city4 , has won several6 tournaments5.(eşleme olarak isim öbeği)
telafuz May  feyvırit  ti_çı   , ı  fayn  çes    pleyı   in dis   siti_ , hez van sevırıl  to_nımınts  .
TR Benim1 gözde2 öğretmenim1, bu5 şehir4de iyi4 bir3 satranç2 oyuncusu3, birkaç6 yarışma5 kazandı.
 
EN The best1 exercise, walking briskly , is also   the least2 expensive3.(eşleme olarak ulaç öbeği)
telafuz Dı  best  eksısayz, vo_king briskli_, iz o_lsou dı  li_st  ikspensiv .
TR En iyi1 antrenman, çabuk ve aktif bir şekilde yürüme, ayrıca en az2 masraflı3dır.
 
EN Fatma's1 goal1 in2 life2, to become a doctor, is possible1 this2 year3, at last .(eşleme olarak mastar öbeği)
telafuz Fatma's  goul  in  layf , tu bikam  ı doktı , iz posıbıl   dis   yiı ,  et la_st.
TR Fatma'nın1 hayat2taki2 amacı1, bir doktor olmak, en sonunda bu2 yıl3 mümkün1dür.

Mutlak Öbeği

Mutlak Öbeği, genellikle (her zaman değil) bir isim veya zamir, ortaç ve her türlü bağlantılı niteleyenlerden oluşan bir kelime grubudur.
Cümlede bağlandığı veya nitelediği şey, belirli bir kelime değildir; bilgi vererek, cümlenin tamamını niteler. Parantez türünde öğelerdendir ve virgül ya da tire(-) ile cümlede belirgin hale gelir.

Mutlak öbeğinde, sıklıkla ortacın nitelediği bir özne bulunur; fakat bir sonlu fiil yoktur.
EN Their1 reputation1  as1 winners2 secured2 by2  victory3 , the Fenerbahçe Volleyball4 Team5 advanced to the semifinals6  .
telafuz Deı    repyıteyşın  ez  vinırs   sikyuı_d  bay  viktıri_ , dı  Fenerbahçe Voli_bo_l   Ti_m  ıdva_nst tu dı  semi_faynılz .
TR Zafer3le2 sağlanmış2 kazananlar2 olarak1 onların1 şöhreti1, Fenerbahçe Voleybol4 Takımı5 yarı finaller6e yükseldi.
 
EN The season nearly finished, Atatürk emerged as a1 true2 leader.
telafuz Dı  si_zın niıli_ finişd  , Atatürk imö_cd  ez ı  tru_  li_dı .
TR Neredeyse bitmiş dönem, Atatürk gerçek2 bir1 lider olarak ortaya çıktı.
 
EN The two1 authors1 autographed their2 books2 in the night3, their1 faces  beaming2 happily.
telafuz Dı  tu_  o_tıs    o_tıgra_ft  deı    bukz   in dı  nayt  , deı    feysiz bi_ming2 hepıli_.
TR İki1 yazar1 gece3 içinde onların2 kitaplar2ını imzaladı, mutlu olarak parlayan2 onların1 yüzleri.

Mutlak öbeğindeki ortaç "to be"'nin bir şeklndeyse ("being"," having been" vb.), ortaç çoğunlukla cümleye dahil edilmez.
EN The season (being) over, they were mobbed by1  fans in2 Atatürk Airport.
telafuz Dı  si_zın         ouvı, dey  vö_  mobd   bay  fens in  Atatürk Eıpo_t .
TR Bitmiş (olan) dönem, Atatürk Havalimanında2 hayranları tarafından1 onların çevresi sarıldı.
 
EN (Having been) Stars1 all1 their2 adult3 lives2, they seemed used to4 the attention3.
telafuz               Sta_s  o_l  deı    edalt  livs  , dey  si_md  yu_s tu  dı  ıtenşın   .
TR Onların2 tüm1 yetişkin3 yaşamlarında2 Yıldız1 (olmuş), onlar ilgi3ye alışmış4 gibi göründüler.

Mutlak öbeği, ayrıca, ana cümlecikteki fikre bir bakış açısı veya detay vermek için; edat öbeği, sıfat öbeği veya isim öbeğinin bir şeklini alarak, nitelenen isimden sonra da gelebilir.
EN The old1  firefighter1 stood over the smoking2  ruins2 , his3 senses3 alert  to1 any4 sign4 of2 another5 flare-up5.
telafuz Dı  ould  fayıfaytı    stu_d ouvı dı  smouking  ru_inz , hiz  sensis  ılö_t  tu  eni  sayn  ov  ınadı    fleı-ap  .
TR Yaşlı1 itfaiyeci1 tüten2 yıkıntılar2ın üstünde ayakta durdu, başka5 yeniden alevlenme5nin2 herhangi bir4 işareti4ne karşı tetikteki1 onun3 hisleri3.
 
EN His1 subordinates1, their2 faces2  sweat-streaked3 and smudged4 with ash3, leaned heavily against the fire truck4.
telafuz Hiz  sıbo_dınıtz  , deı    feysiz  svet -stri_kt   end smacd    vid  eş  , li_nd  hevıli_ ıgeynst dı  fayı trak  .
TR Onun1 ast rütbedekileri1, onların2 yüzleri2 terle yol yol yapmış3 ve kül3 ile kirlenmiş4, ağır bir şekilde itfaiye arabası4na doğru yaslandılar.
 
EN They1 knew1 all2 too1 well2 how3 all1 their2 hard3 work could be undone2 — in an instant.
telafuz Dey   niu   o_l  tu_  vel   hau  o_l  deı    ha_d  vö_k kud   bi andan   — in ın instınt.
TR Onlar1 onların2 bütün1 sıkı3 çalışmalarının nasıl3 tamamlanamayacağı2nın hepsi2ni1 çok1 iyi bir şekilde2 yaşadılar1 - bir anda.
 
EN Coach1 Fatih strolled onto  the court2, his1 arms3 akimbo  and a2 large3 silver4 whistle4 clenched5 between his teeth5.
telafuz Kouç   Fatih strould  ontu_ dı  ko_t  , hiz  a_ms  ıkimbou end ı  la_c   silvı   visıl    klençt    bitvi_n hiz ti_t  .
TR Antrenör1 Fatih saha2nın üzerinde dolaştı, onun1 kolları3 eller belde, dirsekler dışa doğru bakar durumda ve onun dişleri5 arasında sıkıca kavranmış5 büyük3 gümüş rengi4 bir2 düdük4.

Bir isim öbeği, mutlak öbeği olarak da var olabilir.
EN Your1 best2 friends, where1 are1 they1 now2, when3 you2 need2 them3?
telafuz Yo_r  best  frends , veı    a_   dey   nau , ven   yu_  ni_d  dem  ?
TR Senin1 en iyi2 arkadaşların, onlar1 şimdi2 nerede1dirler1, sen2 onlar3a2 ne zaman3 ihtiyaç duyarsın2?

Mutlak öbeği ile Yanlış Yere Konmuş Niteleyenler'i karıştırmamak gerekir.

Mastar Öbeği

Sıfat, zarf ve isim olarak davranabilen Mastar Öbeği; "to", onu takip eden mastar haldeki fiil ve ilişkili her türlü niteleyici veya tamamlayacı kelimeden oluşur.
EN Her1 plan1 to subsidize child care2  won wide2 acceptance3 among urban3 politicians4.(sıfat olarak)
telafuz Hö_  plen  tu sabsidayz çayld keı    van vayd  ikseptıns   ımang ö_bın  polıtişınz  .
TR Onun1 çocuk koruma esirgeme2ye parayla yardım etmek olan planı1 kentli3 politikacılar4ın arasında geniş2 kabul3 kazandı.
 
EN She wanted to raise1 taxes2 .(isim-nesne olarak)
telafuz Şi_ vontid tu reyz   teksis .
TR O vergiler2i yükseltmek1 istedi.
To know him is to love him.(isim-yalın yüklem olarak) 
Tu nou  him iz tu lav  him. 
Onu tanımak onu sevmektir. 
 
EN To read The Oration of Atatürk is an1 eye-opening2 experience .(isim-özne olarak)
telafuz Tu ri_d dı  Ireyşın ov Atatürk iz ın  ay-oupıning  ikspiıi_ıns.
TR Atatürkün Nutuk'unu okumak gözleri açan2 bir1 tecrübedir.
 
EN İhsan went to university   to study  veterinary medicine.(zarf olarak)
telafuz İhsan vent tu yu_nivö_siti tu stadi_ vetırinri_ medisın .
TR İhsan veteriner hekimliği öğrenimi görmek için üniversiteye gitti.

Ulaç Öbeği

Ulaç Öbeği; fiilden "ing" ekiyle üretilmiş, isim olarak davranan ve sık sık ilişkili niteleyici ve tümleçlerle birlikte kullanılan bir kelime grubudur.
İsmin yapabileceği her şeyi yapabilir. Diğer sözcük öbekleri, özellikle edat öbekleri, sık sık ulaç öbeğinin bir parçası olur.
EN Cramming1 for tests2 is not a1 good2 study3  strategy4 .(özne olarak)
telafuz Kreming   fo_ tests  iz not ı  gud   stadi_  stretici_ .
TR Sınavlar2 için aceleyle hazırlanma1 iyi2 bir1 çalışma3 stratejisi4 değildir.
 
EN Ali enjoyed swimming1 in1 the lake2 after2 dark3.(nesne olarak)
telafuz Ali encoyd  sviming   in  dı  leyk  a_ftı  da_k .
TR Ali göl2de1 karanlık3tan sonra2 yüzmesi1ni sevdi.
 
EN I 'm really1  not2 interested in studying1  law2 for1 the rest3 of2 my  life4.("in"'in nesnesi olarak)
telafuz Ay'm ri_ıli_  not  intrestid  in stadi_ing1 lo_  fo_  dı  rest  ov  may layf .
TR Ben benim hayatım4ın2 geri kalanı3 süresince1 hukuk2 öğrenimi görmem1 ile gerçekten1 ilgilenmi2yorum.

Mastar ve Ulaç öbeklerinin genel kullanımı hakkında daha fazla bilgi için, bakınız.

Ortaç Öbeği

Ortaç Öbeği; "ing" uzantılı fiil (-en yapılı ortaç) veya "ed" uzantılı fiil (düzensiz fiillerde 3.hal) (-mış yapılı ortaç) ve ilgili niteleyicilerden oluşur. Daima sıfat olarak hareket eder.
Cümle başındaki Ortaç Öbeği, tanıtıcı niteleyen olarak virgülle ayrılır.
EN The stone1 steps2, having been worn down by  the students3  , needed to be replaced4.("steps"'i niteler)
telafuz Dı  stoun  steps , heving bi_n vo_n daun bay dı  styu_dıntz3, ni_did tu bi ripleysd .
TR Öğrenciler3 tarafından aşındırılan taş1 basamaklar2değiştirilme4ye ihtiyaç duydu.
 
EN Working around the clock, the firefighters1 finally  put out the last  of the brush2 fires3.("firefighter"'ı niteler)
telafuz Vö_king ıraund dı  klok , dı  fayıfaytız    faynıli_ put aut dı  la_st ov dı  braş   fayıs .
TR Gece gündüz çalışan itfaiyeciler1 çalı2 alevler3inin sonuncusunu nihayet söndürdü.
 
EN The pond1, frozen  over since December, is now safe for ice-skating2 .("pond"'u niteler)
telafuz Dı  pond , frouzın ouvı sins  Disembı , iz nau seyf fo_ ays-skeyting .
TR Aralıktan beri başından sonuna donmuş (olan) gölet1 şimdi buzda kayma2 için güvenilirdir.


2020 Tamer Karagülle ©. Bu blogtaki içerikler Tamer Karagülle tarafından oluşturulmaktadır.

Bu Blogda Ara

Blogger tarafından desteklenmektedir.